30 Aralık 2019 Pazartesi

Türkiye'de Sorun Ne mi?

Demokrasinin esas prensibi, halkın egemenliğidir. Ama milletin, kendini  yönetecekleri iyi seçebilmesi için, yetişkin ve iyi eğitim görmüş olması şarttır. Eğer bu sağlanamazsa demokrasi, otokrasiye geçebilir. Halk övülmeyi sever. Onun için, güzel sözlü demagoglar, kötü de olsalar, başa geçebilirler. Oy toplamasını bilen herkesin devleti yönetebileceği zannedilir. Demokrasi, bir eğitim işidir. Eğitimsiz kitlelerle demokrasiye geçilirse oligarşi olur. Devam edilirse demagoglar türer. Demagoglardan da diktatörler çıkar." der, Platon M.ö. 427-347

Peki ya günümüzde?

Adalet ve Kalkınma diye geldiler; ne adalet kaldı, ne ekonomi.
Yaşam ve Adalet diye gelip, özgürlüklerden ve hukuktan dem vuruyorlar; ne özgürlük bırakacaklar ne de hukuk...

Yarım yüzyılda Türkiye'de; 'demokrasi, adalet, güven, vatan, yol vb.' diyerek kurdukları partiler ve bunların iktidarlığı yüzünden bu durumlara geldik. Sağ-sol, alevi-sunni, Türk-Kürt ve dindar-lâik olarak Türkiye'yi kutuplaştırdılar. Önce insan diyerek, Atatürk'ün 'Köylü milletin efendisidir.' sözüne istinaden, genç cumhuriyetin yurttaşlarının eğitilmesi, yurdun sanayileşmesi, dünyayı tanıması, sanat ve spor ile güçlü bir topluma rol model olması için kurulan kültür abidesi köy enstitülerini kapattılar. Durum gayet açıktı: İnsanı eğitmeden hiçbir şeyin düzelmeyeceğini çok iyi biliyorlardı. Yurttaşların elinden bu hakkı aldılar. Toplumun yaşayışı batılı toplumlar gibiydi fakat Terakkiperver Partisi ve sonrasında kurulan partiler ve CHP içine sığınmış Cumhuriyet düşmanları yüzünden, ülkede hep bir batıya özenme, batılaşamama(uygarlaşamama) sorunları baş gösterdi. Yurdumuzun gelinen son noktasında en büyük sorunumuz, ne işsizliktir, ne ekonomi, ne de terör... Bu ülkenin en büyük sorunu eğitimdir, eğitim.



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder